"Yeraltından Notlar" F.M.Dostoyevski

   "Ben hasta bir adamım" diye söze başlıyor Dostoyevski, başlamakla kalmıyor adeta bunu bize hissettiriyor. Yalın, özgün ve sade yazımıyla okuyucu için rahat bir olay örgüsü hazırlıyor. Bir şırınga iğnesi gibi beynimize empoze ettiği duyguları her sayfada fark ediyoruz ve bundan korkmuyoruz. Yazarın topluma yönelttiği en güçlü eleştirilerden biridir. 
   
* -ne olduğu ve kim olduğu meçhuldür ama, tüm bu belirsizliklere ve çarpıtmalara rağmen, yine de acı çekersiniz ve sizin için ne kadar belirsizse, o kadar acı çekersiniz!

* Çünkü kollarımı kavuşturup oturmak çok sıkıcıydı; ben de işte türlü tuhaflıklara koyuldum. 

* Bütün yapmacıksız insanlar ve faaliyet adamları, ahmak ve dar kafalı oldukları için aktiftirler.

* İnsan intikam alır, çünkü onun içinde adaleti bulur. Yani, temel sebebi, dayanak noktasını bulmuştur, o da şudur: adalet.

* Körü körüne duygularına kapılmayı dene, itiraz etmeden, temel bir sebep olmadan, en azından süre boyunca bilinci defederek; kin bağla ya da sev, yeter ki kollarını kavuşturup oturma.

* Ama insan sisteme ve soyut çıkarımlara öyle düşkün ki bilerek gerçeği çarpıtmaya hazır, sırf mantığını haklı çıkarmak adına, görünür olanı görmemeye duyulur olanı duymamaya hazır.

* Bu çok yönlülüğün gelişmesiyle insan, belki de kanda bile zevk bulma noktasına gelebilir.

* İnsan yaratmayı ve yollar açmayı sever, bu tartışmasız böyle. Peki neden yıkımı ve kaosu da tutkuyla sever? Belki de amacına ulaşmaktan ve yaratmak binayı tamamlamaktan içgüdüsel olarak korktuğu için yıkımı ve kaosu böylesine seviyor. 

* Farz edelim, insan sadece bu iki kere iki dördü arıyor, okyanusları aşıyor, bu arayışta hayatını feda ediyor, ama arayıp bulmaktan, gerçekten bulmaktan, Tanrı bilir, bir şekilde korkuyor. Bulduktan sonra arayacak hiçbir şey kalmayacağını hissediyor.

* O kırk sene boyunca yer altında sessizce oturmaya meyilli olsa da, yeryüzünde ortaya çıkmaya görsün; o zaman konuşur, konuşur, konuşur...

* Sadece eşekler ve katırlar yiğitlik taslarlar, ama o da ancak şu bilindik duvara kadar. Onları dikkate almaya değmez, çünkü hiçbir anlam ifade etmezler.

* bu sevgi o kadar çoktu ki sonrasında gerçekten ona bağlanma gereksinimi bile hissedilmezdi.

* Hem aşk olunca mutsuz da yaşanabilir. Üzüntülüyken de hayat güzeldir, bu dünyada yaşamak güzel şey, nasıl olursa olsun.

* Aile ile olmak ne kadar kötü olursa olsun, onlar hala anne ve baba, düşman değiller, yabancı değiller. Senede bir kez de olsa sana sevgi göstereceklerdir. Her şeye rağmen, evinde olduğunu bilirsin. Ben ailesiz büyüdüm; belki bu yüzden böyle oldum.. Duygusuz.

* Ne güzeldir tartışmadan sonra barışmak, onun önünde suçunu kabul etmek ya da onu affetmek.

* Ve eğer birbirlerini seviyorlarsa, kimse, kimse karı koca arasında ne yaşandığını bilmemelidir.

* Öleceğine yakın hepsi seni bırakacak, hepsi sana sırt çevirecek-çünkü o zaman senden alacakları  ne kalır ki?

* Ama şimdi, şimdi benimsin, benim eserimsin, safsın, güzelsin, sen-benim en güzel eşimsin. Cesurca ve özgürce, evimden içeri, gir her şeyin sahibi.

* Hakaret arınmaktır; en yakıcı ve ağrılı bilinçtir!

* Bizi kitapsız yalnız bırakın; hemen yolumuzu şaşırır, kayboluruz; kimin tarafında olacağımızı, neye tutunacağımızı, neyi sevip, neyden nefret edeceğimizi, neye saygı duyup, neyi hor göreceğimizi bilemeyiz.

* yakında her nasılsa bir fikirden doğmanın yolunu bulacağız.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

"Vurun Kahpeye" Halide Edip Adıvar