Kayıtlar

2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

"Yeraltından Notlar" F.M.Dostoyevski

Resim
   "Ben hasta bir adamım" diye söze başlıyor Dostoyevski, başlamakla kalmıyor adeta bunu bize hissettiriyor. Yalın, özgün ve sade yazımıyla okuyucu için rahat bir olay örgüsü hazırlıyor. Bir şırınga iğnesi gibi beynimize empoze ettiği duyguları her sayfada fark ediyoruz ve bundan korkmuyoruz. Yazarın topluma yönelttiği en güçlü eleştirilerden biridir.      * -ne olduğu ve kim olduğu meçhuldür ama, tüm bu belirsizliklere ve çarpıtmalara rağmen, yine de acı çekersiniz ve sizin için ne kadar belirsizse, o kadar acı çekersiniz! * Çünkü kollarımı kavuşturup oturmak çok sıkıcıydı; ben de işte türlü tuhaflıklara koyuldum.  * Bütün yapmacıksız insanlar ve faaliyet adamları, ahmak ve dar kafalı oldukları için aktiftirler. * İnsan intikam alır, çünkü onun içinde adaleti bulur. Yani, temel sebebi, dayanak noktasını bulmuştur, o da şudur: adalet. * Körü körüne duygularına kapılmayı dene, itiraz etmeden, temel bir sebep olmadan, en azından süre boyunca bilin...

Süt Avrupa’da, Kinoa Oturma Odasında

Resim
       Kırklar eli Valisi Osman Bilgin yerli halkın topladığı sütü 16 ülkeye ithalatını sağlarken, Zeliha Şoför Balıkesir’de yetiştirdiği kinoalarını Türkiye’ye satışını bekliyor.    Vali Bilgin, “Kentimizden yılın dokuz ayında 20 milyon dolarlık süt ve süt ürünü ihraç edildi.   Avrupa standartlarında ürettiğimiz süt ve süt ürünlerimizi 16 ülkeye ihraç ediyoruz” dedi. Bu arada da Zeliha Şoför, “’Önceliği size tanıyacağız.’ Diyen ancak bizi mağdur eden derneğe sesleniyorum, ne olursunuz gelin alın bunları” dedi.     Vali Osman Bilgin, Kırklareli sütünü ilk olarak Yunanistan’a sonra Avrupa ve Asya olmak üzere 16 ülkeye ihraç ettiklerini belitti. Bilgin, “Ürettiğimiz sütleri özellikle Avrupalılar bebeklerine içiriyor” dedi. AA muhabirine yaptığı açıklamada “süt ve süt ürünlerinde marka haline gelmek istiyoruz” ifadelerini de kullandı. Bu arada Zeliha Şoför, 10 bin lira banka kredisi çekerek 15 dönümlük tarlasına astronot yiyeceği ...

Photoshop Dergi Çalışması

Resim

"Arabadan İn, Bisiklete Bin"

Resim
2014 yılından beri süregelen Anka Bisiklet Kulübü Derneği Türkiye’nin her bir iline yaptığı turlarla bölgede dikkat çeken bir kulüp haline gelmiş, sıcak ve samimi birliktelikleriyle ve sohbetleriyle hem eğlendiren hem de bisiklet severlerin rahatlıkla turlar içerisinde bulunmasını sağlayan derneğin başkanı Ozan Cengiz Türkmen ile röportajımızı gerçekleştirdik. Dernek Başkanı “Bisiklet sürerken sizi kucaklayan rüzgar, bitmek bilmeyen yolların sonunda sizi neyin beklediğini bilmeden sürüp gitmek yani keşfetmek, zorluklarla mücadele etmek, stresten ve bütün yorgunluklardan arınarak deşarj olmak tutkumu özetlemeye yeter mi bilmem ama tek bildiğim bu ‘’ ‘AŞK’ başka ‘AŞK’. ”   sözlerini vurguladı. * Röportaja başlamadan önce bizlere kendi gözünüzden bisikleti biraz anlatabilir misiniz?       Gelişmiş toplumlarda devrim niteliğinde bir araçken bizim ülkemizde hala yaz tatillerinde çocuklara verilen tipik bir karne hediyesinden öteye geçememiş bir araçtır. Benim açım...

Her İyi; Güzel ve Doğru Mudur?

Resim
Ebedi olan iyi kavramının yaşamımızdaki belirli olaylarla ve eylemlerle alakalı güzel veya doğru olup olmadığını, insanlar arasında görüş farklılığı nasıl olduğunu açıklayacağız. Görme yetisi insandan insana farklıdır. Buna göre aklın bize gönderdiklerine güvenebiliriz, çünkü akıl her insanda aynıdır.    İyi: Ahlâk açısından yapılması uygun olan, iradenin yapılmasına özgürce karar verdiği eylemlerdir.   Kötü: Ahlâk yasası açısından yapılması uygun olmayan eylemlerdir.     Doğru: Yalan olmayan, gerçek olan.       Diyelim ki yüz kişiyle birlikte bir konferansdasın ve konferansı sunan kişi gökkuşağındaki renklerin en güzeli hangisidir, diye sordu. Muhtemelen birçok farklı cevap gelecektir.       İnsan davranışları iyi-kötü, doğru-yanlış, güzel-çirkin olarak değerlendirilebilir.         Örneğin yalan söylemenin nasıl bir davranış olduğu sorusuna günahtır, yanlıştır veya çir...

Alpha Film Analizi

Resim
   20,000 bin yıl önceki paleontolojik çağda insanların en büyük amacı hayatta kalmaktı. Fiziksel olarak birçok hayvandan daha zayıf olan insanlar, taşları yontarak, onları keskin hale getirerek av silahlarında ustalaşırlardı. Avlanmak, hayatta kalmak, uzun mesafeleri gidip, geri gelmek için atalarının yollarını izlerlerdi ve yollar hakkında bilgeliğe sahiplerdi. Yemek, nüfuslarını sürdürmek ve av hazırlığı dışında pek bir stresleri yoktu o zamanlar insanların. Beraber yaşadıkları bir kabile varsa güvende hissederlerdi. Bu güveni güçlendiren ise kabilenin lideriydi. Lider avlanma yaşına gelmiş kişileri seçerdi. Onun güvenirliği kabile için önemlidir. Kurtlarda da aynı benzer bir durum söz konusuydu. Sürünün liderine Alfa deniyordu.   Filmde insanlar o zamanın dili ile konuşuyorlardır.      Avrupa’da geçen bu hikayede, kabilenin lideri olan Tau, oğlunun da aralarında bulunduğu 4 kişiye bir test uygular. Bu testin amacı taşı yontarak en iyi mızrağ...

“Kabul Edelim En Güzel Manzara Bu”

Resim
       Türkiye’de 1964 yılından beri Mart ayının son Pazartesi günü başlayan hafta, Kütüphaneler Haftası olarak kutlanıyor. Bu hafta belki günümüzde bilgisayarlar ile modern çağa ayak uydurmamış ve “Belirli Günler ve Haftalar” kitabında anımsanacak bir hafta olmuştur.        Kültür sektöründe de birkaç   kütüphanenin kuruluşunda çalışan,   eski tabir ile “kütüphaneci”,   yeni ve belki de havalı gözüken adı ile “Bilgi ve Belge Yöneticisi” Elif   Uzunoğlu konu hakkında “Kitaplar dünyayı değiştirmez, dünyayı insan değiştirir, kitaplar sadece insanı değiştirir” sözlerini kullandı.   Öncelikle sizi ve yaptığınız işi tam anlamak amacıyla kendinizi ve işinizi biraz anlatabilir misiniz?    Öncelikle kütüphanemize hoş geldiniz. İstanbul Üniversitesi   Bilgi ve Belge Yönetimi bölümünden 2014 yılında mezun oldum. Bilgi ve Belge Yönetimi Kütüphane ve Arşiv olarak iki ayrı şekilde eğitim v...

Aydınlık Zihinler: Kadınlar

Resim
   Bilim adamı deyince akla erkekler geliyordu ama artık bilim insanı var...     Nobel ödülünü 120 yıllık tarihi boyunca, kazanan erkek sayısını biliyor musunuz? Peki ya kadınlar? Arada çok büyük fark var. Erkeklere 817 ödül verilmişken bu sayı kadınlarda sadece 47. Böyle bir toplum yapısında bile hala küçük görülüyor ve erkeğe eşit olmadığı düşünülüyor. Tabi ki ‘Feminizm’ olgusu algılanmasın o ayrı bir dünya ama yüzyıllardan beri toplumdaki yeri oldukça düşündürüyor. Aslında büyük bir sorun, kadının bir yere konulamaması, konulsa bile takdir edilmemesi.     Oysaki birçok teori ve icat kadınlar tarafından keşfedilmiş. Örneğin Cecilia Payne yıldızların hidrojen ve helyumdan oluştuğu teorisini ortaya attığında, çalışmasını inceleyen Henry Russell, Payne’nin bu teorisini reddetmiş ve çalışmayı kendisininmiş gibi yayınladı ve Nobel ödülünü kendisine aldı, Payne ismini hiç kullanmadı.  Matilda burada devreye giriyor!    ...