Aydınlık Zihinler: Kadınlar

  Bilim adamı deyince akla erkekler geliyordu ama artık bilim insanı var... 

   Nobel ödülünü 120 yıllık tarihi boyunca, kazanan erkek sayısını biliyor musunuz? Peki ya kadınlar? Arada çok büyük fark var. Erkeklere 817 ödül verilmişken bu sayı kadınlarda sadece 47. Böyle bir toplum yapısında bile hala küçük görülüyor ve erkeğe eşit olmadığı düşünülüyor. Tabi ki ‘Feminizm’ olgusu algılanmasın o ayrı bir dünya ama yüzyıllardan beri toplumdaki yeri oldukça düşündürüyor. Aslında büyük bir sorun, kadının bir yere konulamaması, konulsa bile takdir edilmemesi.     Oysaki birçok teori ve icat kadınlar tarafından keşfedilmiş. Örneğin Cecilia Payne yıldızların hidrojen ve helyumdan oluştuğu teorisini ortaya attığında, çalışmasını inceleyen Henry Russell, Payne’nin bu teorisini reddetmiş ve çalışmayı kendisininmiş gibi yayınladı ve Nobel ödülünü kendisine aldı, Payne ismini hiç kullanmadı. 

Matilda burada devreye giriyor! 

   Aynı bu konu üzerinden gideceğiz. Matilda da bu konunun göbeği. Matildayı daha anlaşılır şöyle açıklayabiliriz: Bilim kadınlarının yaptığı ve bulduğu çalışmaların erkek meslektaşları tarafından sahiplenmesi (çalınması).    1993 yılında Margaret W.Rossiter tarafından matilda etkisi teorisi atılmıştır. Bu teori, onların keşif ve çalışmalarını sadece cinsiyet ayrımcılığından dolayı bir kenara itildiği ve bu tutumun karşısında olduğunu en bariz öne sürüyor.    Oysaki kadınlar bilim dünyasına hızla girmektedirler. Erkekler çalışma ve sosyal aktiviteler bakımından daha göz önünde tutuluyor. Kadınların ise çalışması düşünülemiyor ve bu ortamdan uzak tutuluyor.                                                                                                                  

Frankenstein ne yapsın? 

    Gerek filmlerden gerekse kitaplarda gördüğümüz Frankenstein’ı hepimiz neredeyse biliriz. Frankenstein karakterinin ortaya çıkmasını, bu insanüstü varlığın düşüncelerde var olmasını sağlayan da bir kadın. İsmi Mary Shelley, belki duyanınız vardır, belki de ilk defa duyuyorsunuzdur. Mary Shelly, bu karakteri yaratımında duygusal bir çöküş ve endişe içinde gerçekleştirdi. Çünkü yazdığı; yarattığı bu karakter yayınlanmayabilirdi.  Kocası olan Percy  Bysshe Shelly konu hakkında hiçbir bilgisi olmamasına rağmen, için Bayan Shelly’nin bir bayan olduğu için bu eseri çıkaramayacağını dile getirmiş olup, eserini yayınlaması amacıyla; kendisininmiş gibi göstermiştir. Kocası tarafından bu ayrımcılığa maruz kalan, dışarının etkilerine daha çok ödün verebilir. Aynı bunun gibi birçok kadın gerek yakın aile bireyleri tarafından gerekse dışarıdaki (tanımadığı) insanlar tarafından bu cinsiyet ayrımcılığına maruz kalıyor.       

Bunları da kadınlar  yazdı! 

- Beden Emek Tarihi, Gülnür Acar – Savran: Kadın emeğinin karşılıksızlığı, feminist teoride bunun nasıl ele alındığına değinen,kamusal özel alan ayrımını tartışıp bu alanlarda kadının konumunu inceleyen tartışan bu konularla ilgilenenler için okunabilecek güzel bir kitap. 
-Orlando, Virginia Woolf: Kitap cinsiyet, özgüven, hakikat, kimlik, edebiyat gibi konuları içerisinde barındırıyor. Yazarın iç sesi olan kitap, okuyucuya bir çok hikaye anlatıyor. 
-Yeni Bir Çağ Hayali, Sheila Rowbotham: 20. Yüzyılın başlarında yazılmıştır. Kitapta yazar, özgür aşka, vatandaşlık haklarından demokrasiye, annelikten ev işine gündelik hayatın her alanında yaşadıkları sorunlardan bahsetmiş.  
- Hayat Yolları, Alice Miller: İnsana bazı konularda bir şeyler katan kitap olan Hayat Yolları, kısa öykülerden oluşuyor. Yazar bir psikolog görevi görerek okuyucuya hitap ediyor.   
- Dünyanın Kıyısında Dans, Ursula K. Le Guin: Yazar, feminizm, edebiyat, seyahat ve sosyal sorumluluk konularını kitabında işlemiştir.  
- Cinsiyet Belası, Judith Butler: 20.yüzyılın başlarında yayımlanmıştır. Kitap psikoloji, sosyoloji, felsefe tarzlarından oluşmaktadır. Kitabında toplumsal cinsiyeti konu edinmiştir. 

Sonuç olarak…    Tam anlamıyla cinsiyet ayrımcılığını örneklerle açıklayacak olursak, bir cinsiyetin diğerinden üstün olduğunu savunan görüş ve ideoloji kavramları. Kadını kötü, eksik, kusurlu ve yetersiz olarak görmek. Bu ayrımcılık ailede atılan bir temeldir. Küçüklükten  itibaren kız çocuklarının ev işlerine koşturması ve erkek çocuklarının daha rahat hissettirilmesi. İki tarafa da eşit davranılmaması. Karşı tarafı rencide edici laflar Etek giydirmek", "karı gibi" benzeri "aşağılamalar" da bu konunun en bariz örneği. 
Kitap dolusu ayrımcılık yapılıyor. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

"Vurun Kahpeye" Halide Edip Adıvar

"Yeraltından Notlar" F.M.Dostoyevski